22 Aralık 2011 Perşembe

sessiz, hareketsiz, karanlık



Migren ağrıları, vasküler baş ağrısı olarak bilinen, basit migren, klasik migren, oftalmoplejik migren ile baziler migreni küme baş ağrısı olarak bilinen, daha çok yaşlı erkekleri etkileyen ender görülen acımasız bir hastalığı da içeren, daha geniş bir ağrı sendromu kategorisinde yer alır. Vasküler baş ağrısı olarak adlandırılmalarının nedeni, ağrının kafa derisine, duraya (kafatasının iç zarı) ve beyne kan götüren atardamarlardan kaynaklanmasıdır. Vasküler baş ağrısı, damarların büzülmesi evresi ve damarların genişlemesi evresi olmak üzere iki ayrı evreden oluşur. Büzülme evresinde kan damarları serotonin adı verilen bir kimyasal hormona tepki vererek daralırlar. Serotonin, sinir iletici madde (nörotransmitter) olarak bilinen bileşikler sınıfına dâhildir; bu madde sınıfında ayrıca, şizofreni ve Parkinson hastalığında rol oynayan sinir iletici maddelerden dopamin ve epinefrin (daha yaygın adıyla adrenalin) de yer almaktadır. Duyarlılığı olan kişi, özellikle kırmızı şarap, peynir ve baklagiller gibi belli yiyeceklerde bulunan baş ağrısı "tetikleyiciler"ine maruz kaldıktan sonra serotonin salgılanır. Diğer baş ağrısı  tetikleyicileri arasında, kafein ya da monosodyum glutamat, alerjenler (polenler, toz akarları), hormon değişiklikleri, kafa travmaları, psişik stres, aşırı güç harcama ve uzun süren uykusuzluk yer almaktadır. Damarların büzülmesi evresinde, kafa derisine ve beyne giden kan kısıtlanır. Beyne giden kanın yavaş akışı, hastanın migren auraları diye bilinen tuhaf bir duygu hissetmesine neden olsa da bu evre ağrısızdır. Auralar; kaygı, sersemlik hissi, beden dışı deneyimler, çarpık uzamsal algı gibi farklı biçimlerde ortaya çıkabilir: Basit görsel halüsinasyon da oldukça yaygındır. Migren sırasında, kan akışındaki azalma çok ender olarak felce de neden olabilmektedir. Damarların büzülmesi sona erdikten sonra, atardamarların birden genişleyip kana boğuldukları ikinci evre başlar. Bu genişleme, açlıktan ölmek üzere olan bir adamın sekiz tabak yemek birden ısmarlamasına benzer biçimde, beynin damarların büzülmesi evresinde, yaşanan kan azalmasını fazlasıyla telafi etme çabası olabilir. Hassas atardamar duvarları, normalin iki katına kadar genişlediğinden, migren hastası işte bu genişleme evresinde ağrı çeker. Atardamarlar, sinirlerini alın bölgesi ile gözlerin duyarlılığını sağlayan üçlü sinirin üst dallarından alır. Bu sinirler, damarların gerilmesiyle oluşan ağrıyı ağırlıklı olarak gözlere ve yüzün üst bölümüne iletir. Migren ağrıları, hastayı tümüyle aciz bırakan başka bir rahatsızlıkla birinci dereceden akrabadır: Daha sonra ele alacağımız, trigeminus (üçlü) nevraljisi ya da yüz nevraljisi gibi. Migren de yüz nevraljisi de üçlü sinir tarafından yönetilen sefaljilerdir. Migren ağrısı atardamarlardan başladığı için başın döndürülmesi, damarların ağrıyan duvarlarını daha da gererek ağrıyı şiddetlendirebilir. Kalp atışıyla birlikte, ağrının hem sıklığı hem de şiddeti azalıp çoğalabilir. Hızlı ve düzensiz atan nabız, migren ağrısını daha da şiddetlendirecektir; bunu kişisel deneyimlerime dayanarak doğrulayabilirim. Kalp ritminin gücünü ve hızını artıracak her şey ağrıyı da vurgulayacaktır. Tüm diğer migren hastaları gibi nöbet geldiğinde benim de mümkün olduğunca sessiz ve hareketsiz kalmaya çalışmamın nedeni de budur. Yıllar önce, akut mide bulantısıyla tuvalete koşmam gerektiğinde, kalbim o kadar hızlı çarpmaya başlamıştı ki damarlarımın zonklamasıyla, başımın tepesinin patlayacağını zannetmiştim. Sonraları bu hatayı tekrarlamamaya çalıştım. Genişleme evresi birkaç saat sürmekle birlikte, baş ağrısı günler süren bazı şanssızlar da vardır. Akut baş ağrısı dindikten sonra, migren kurbanının başında çoğu zaman kronik ama dayanılabilir bir vurma hissi ve ağır bir bitkinlik duygusu kalır. 

Canımız Neden Yanar?, Dr. Frank T. Vertosick Jr. 

0 yorum: