29 Ekim 2009 Perşembe

bir beyit bin anlam..



Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler
"Yevme lâ yenfau"da kalb-i selîm isterler

Ruhî

26 Ekim 2009 Pazartesi

babalar oğul olmuş, oğullar baba


Üstelik zaman zaman babaların oğula, oğulların babaya dönüşümü ihtimalini de içeren bu ilişkinin tarihsel örneklemi için fazla uzağa gitmeye ne hacet. İşte Osmanlı. Daha adından itibaren baba-oğul ilişkisini sahiplenen bu muazzam yapılanma, batı karşısındaki alâkasının başlangıcında tipik baba konumundadır. Asırlarca, bir oğul kadar sevilmese de, karşısında bir baba gibi otoriter davranılır batının. Her bayram bir kapitülasyon harçlığı ile başı okşanıp geçiverilir, gönlü hoş edilir. Osmanlı; bileğinin bu küçük çocuk karşısındaki gücünden, orta yaşları bulmuş olsa da gücünden "hâlâ" emin bir baba gibi, öylesine emindi ki Viyana önlerinde bileği ilk kez zorlandığında sebebini kestiremedi bile. Sadece şaşkınlık, bir gurur kırıklığı. O çocuk bileğini eskisi kadar kolay bükemediğini fark etti. Onun da karşısında şimdi, kendi olduğu kadar erkek olan bir bedeni içinde saklayan ruhla batı beliriverdi. İşin kötüsü şu ki o erkek beden günden güne serpilip büyürken, baba kemik erimesine uğramış olmalı, günden güne küçülüp gidiyordu. Gidişatın doğal sonucu: Babalar oğul olmuş, oğullar baba. Baba bu işe itirazlı olsa da.

Cümle Kapısı, Nazan Bekiroğlu

23 Ekim 2009 Cuma

farklılıkların son bulduğu yer, hapishane


Her sistemin kendisini korumak istediği harcıâlem bir bilgi. Ve o, dışında kalıyorsa, kendi çocuklarını da öğütür. Cumhuriyet öncesi gibi sonrası zindan masallarının da en sade özetidir bu cümle. Devlet bir yandan inkılâba, lâikliğe karşı olanları hapsetmek zorunda kalır, bir yanda din, dil, ırk ayrımı yapmak isteyenleri, rejim düşmanlarını, gizli dernek kuranları. Ortalık bir hayli toz duman. Bu nedenle, Marksistlerin İslamcılarla, İslamcıların Türkçü-Turancılarla buluştuğu mekandır hapishane. Ve ki sistem, hepsini de bir güzelce hırsızlarla, ırz düşmanlarıyla, dolandırıcılarla, canilerle aynı çatı altında buluşturmaktadır.

Cümle Kapısı, Nazan Bekiroğlu

14 Ekim 2009 Çarşamba

kaldır başını bir bak


Bütün sevinç ve ümidi yok eden kader bolca gözyaşı getirse de bir an için başını kaldırıp çok yıldızlı bir göğe bakmak bile yaşamak için ayak diremeye yeterli bir sebeptir.

Cümle Kapısı, Nazan Bekiroğlu

5 Ekim 2009 Pazartesi

biri vardı ki



Tarihler milât sonrası 325'i vurduğunda, yani ki Hıristiyanlık Roma tarafından kabul gördükten sekiz yıl sonra, İncillerdeki çokluk dikkati çekti. Ve İznik'te toplanan konsül bunlar arasında bir ayıklama yapma ihtiyacını hissetti. Neticede dört İncil kabul gördü. Kabul edilmeyen İnciller arasında biri vardı ki, Barnabas İncili, İsa'dan sonra adı Ahmed olan bir peygamberin geleceğinden ve onun son peygamber olacağından samimiyetle bahsetti. Lâkin "Masa üzerinde kalan" İncillerden biri değildi Barnabas İncili. O kadar ki bulundurulması, okunması şiddetle yasaklandı. Bulunduranlar ölümle cezalandırıldı.

Cümle Kapısı, Nazan Bekiroğlu