16 Temmuz 2012 Pazartesi

icarus'un kanatları


Harvard Hukuk Fakültesi'nin düzenlediği foruma çağrılmıştım. Yanımdaki pencereden dışarıya farkında olmaksızın şöyle bir göz attım. Yıllar önce içinde bulunduğum soygun çetesinin üslendiği evin tam karşısındaydım, o anda farkına vardım bunun. Karşı konulmaz bir dalgayla sarsıldım sanki. Kirli geçmişimin görüntüleri allak bullak etti bir anda beynimi. Tıpkı bir hayvan gibi yaşamak; tıpkı bir hayvan gibi düşünmek!

Umulmadık bir uyanış peydahlandı içimde, içine düştüğüm çamurun ta diplerine değin nasıldı erişip kurtarmıştı beni İslam. Kaçınılması imkan dışı, belli bir son bekliyordu beni: ya bir mezarda çürümeye terkedilmiş suçlu bir ölü olacaktım ya da hayatta kalabilmişsem devlet zindanlarından birisinde mi olur artık, tımarhanelerden birisinde mi olur, tek başına bırakılmış, kötü huylu, suratından düşen bin parça, otuz yedi yaşında bir tutuklu olacaktım şimdi. Bundan başka olsa olsa karnını doyurabilmek ve uyuşturucu maddelere ara vermemek için hırsızlığa, dümenciliğe devam eden, yaşlanmış, hükmü geçmiş bir Detroitli Kızıloğlan olarak kalacaktım ve bir zamanların hırslı, acımasız Detroitli Kızıloğlan'ı gibi genç dümencilerin eline düşüp onların maskarası olacaktım. Neyse ki, düzeni bozulmuş bu dünyanın beni kuşatan çamurundan, pisliğinden kendimi kurtarabilmek için yeterli gücü bana veren İslamı tanıma noktasında Allah bana inayet etmişti. Ve ben, Harvard'ın davetli konuşmacısı, olduğum yerde öylece çakılı kalmışım.

Hapisteyken elime geçen Yunan Mitolojisi'ne ilişkin kitaplardan okuduğum bir hikaye yeniden canlandı kafamda. Hani şu İcarus adlı çocuk. Anımsıyor musunuz onun hikayesini? İcarus'un babası, balmumuyla birbirine tutturduğu teleklerden bir kanat yapar. "Uçacağım diye yorma kendini, alır götürür seni bu kanatlar ta yükseklere," der çocuğa. Ama çocuk, ha bu yanaydı, ha şu yanaydı, süzüle süzüle yükselmeye başlar bayağı. Uçabildiğine öylesine sevinmektedir ki İcarus, giderek kendi maharetiyle uçtuğuna inanmaya başlar. Yükseldikçe yükselir; yükselir ya, bu arada kanatları tutan balmumu güneşin hararetine dayanamayıp erimeye başlar. Ve sonunda İcarus düşüverir tepetaklak. 

Orada, Harvard'ın penceresi önünde dikilirken and içtim kendi kendime, uçmamı sağlayan kanatlarımın bana İslamca takılmış olduğunu asla unutmayacaktım. Hiçbir zaman aklımdan çıkmaz bu gerçek... Bir saniyecik olsun.

Malcolm X, Alex Haley

0 yorum: