2 Mart 2011 Çarşamba

sayfadaki izler


Genç delikanlı okulda da aradığını bulamamaktır. Anfiye birkaç solcu arkadaşı ile girer ve en arka sıralara oturur. Zaman zaman hocalarının bilgi eksiklerini ders sırasında yüzlerine vurmaktan çekinmez. Bir gün dersten sonra Sabri Esat Siyavuşgil kendisini çağırır ve "Evladım, senin bu derslere ihtiyacın yok. Sen okula gelme" der. Cemil Meriç'in de hayatı zaten Sahaflarda ve yeni keşfettiği üniversite kütüphanesinde geçmektedir. Kütüphanenin geniş mermer merdivenlerini her gün ikişer ikişer tırmanır ve bilgi okyanusuna, kalın camlı gözlüklerini düzelterek dalıp gider. Bu kütüphanede yaptığı en büyük keşif, Pierre Larousse'un çıkardığı XIX. Asrın Büyük Lügatı'dır. (Grand Dictionnaire du XIX. Siécle). Bu on yedi ciltlik ansiklopedi onun evrensel iştihalarını tıka basa doyuran bir ziyafet sofrasıdır. Daha sonra bu lügatın çeşitli nüshalarını toplayıp has öğrencilerine de vermiş ve "Bütün kütüphanenizi satın ama bu kitabı elden çıkarmayın" demiştir. Grand Dictionnaire'in Balzac maddesini ve onun Paris Hayatından Sahneler adlı eserinin özetini olduğu gibi defterine çeker. Bu arada kağıtları, Dictionnaire'in üzerine koyup not aldığı için kütüphaneciden bir de azar işitir. "Siz kitaba meraklı birisiniz, kaleminizin kitabın sayfalarında izler bırakmasına gönlünüz nasıl razı oluyor" ihtarı Cemil Meriç'in ömrü boyunca öğrendiği bir ders olacak ve daha sonraki yıllarda talebelerinin de çocuklarının da kitaplara karşı nazik ve dikkatli olmalarını hep bu hikayeyi naklederek isteyecektir.

Babam Cemil Meriç, Ümit Meriç Yazan

0 yorum: