25 Mayıs 2014 Pazar

uzun dilek


yalan yok! ben bir iç geçirme olarak alıyorum bulunduğum bu yeri
dönüp kendime, dönüp artık gözden düşmüş bu çarşıya
kepenkleri büyük bir gürültü ve tek bir hareketle kapatmak istiyorum

imgelerden sıkıldım, tasvirlerden, sonu gelmez betimlemelerden
sözü doğrudan ve yormadan birdenbire
sözün koynuna girip incitmeden kimseyi söylemeliyim

böylece
belki benim de bir sahtekar gülümsemem olurdu
belki hızlı yaşayıp belki genç ölürdüm cesedimi düşünmeden
yusufun sevdiği yerlerinden sevmeyi öğrenirdim dünyamızı

dünya!
ne kadar da yapışkan, ne kadar da ayıp bir kelime
babasına küsen kızlar ne kadar da haklılar

babasına evet!
çünkü elleri hiç bakışıyla birleşip sevmeyi becerememiştir
buradan tekrar okunmalıdır yüzyılın tarihi
buradan yazılmalıdır hafıza bilimi kitapları
sarı paşaya yeniden sorulmalıdır kuvvetsiz adalet ne demek

şimdi burada!
zanların, şamarların, densizliklerin, sessizliklerin arasında
sormalıyım: usul usul yürüsem varır mıyım menzile

menzil, belli ki varmayı istemekle mukayyet
yürüyünce bu yüzden yanılıyoruz demek
uykular bulup kendimize rengarenk
umut ederek yaşamayı kendimiz seçiyoruz

gittikçe dönmenin giderek yaşlanmakla bir ilgisi olmalı
böyle dedim, böyle olmalı
bir izahı olmalı sarıların ve paşaların
bir izahı olmalı yaşadığım bu sarmalın

İsmail Kılıçarslan

0 yorum: