Peygamber izi, bize, biz insanlığa tükenmezlik yolunu göstediği halde, biz, biz insanlık neden, neden tükenme yolunu seçtik! O izi izleyecek gönül zenginliğinden bizi hangi şeytanî tutku mahrum etti? Tarih içinde, Rönesans'tan başlayarak, 17. ve 18. yüzyıllarda âdeta dönülmez bir doğrultu alan fiziği ve tabiatı, fizikötesi görevlerle donatma aldanışı, kendi benliğimizi olduğu kadar eşya dünyasını da, enfüsümüzü olduğu gibi, bizi dıştan çevreleyeni de, yani âfakı da çıkmazlardan çıkmazlara sürükledi. Yerin altından, en derin tabakalardan çıkarılıp birtakım endüstri işlemlerinden geçirildikten sonra yeryüzüne madenî bir plaka gibi kapatılan ve gün geçtikçe tabiata ve insana nefes alınacak bir aralık bırakmamaya başlayan petrol ürünlerinin dönüştüğü plastik madde, ruhumuzun karşısına dikilen konkre bir absürdite sayılsa yeridir. Dünyanın, tabiatın ve insanın üzerine madenî veya plastik bir kapak örtülüyor, kaderin aşırı tabiatçılığa bir cevabı olarak. Ve insan, tabiatla birlikte boğazına geçirilen bu kapak yüzünden boğuluyor âdeta. İnsan ruhu, aşırılığını, peygamber izinden ayrılmayı pahalı ödüyor. Cezasını âdeta kendi eliyle verir gibi. İntihar eder gibi.
İnsanlığın Dirilişi, Sezai Karakoç
0 yorum:
Yorum Gönder